Şiir Değirmeni

Çeviri edebiyatı erek dile mi gönderir, toprağa mı ? Yazara ihanet midir, ibadet mi ? Duygu kaybolur mu, yoksa yeniden mi can bulur?

Burası yabancı dildeki şiirlerin Türkçe'ye çevirisini severek yapan birkaç çevirmenin mekanı. Biz paylaşmaktan keyif alacak, yapıcı her eleştiriye de açık olacağız. Herkesi değirmenimize ziyarete bekleriz..

Mehmet Yonar

3 Şubat 2010 Çarşamba

MEN by Maya Angelou

MEN
When I was young, I used to
Watch behind the curtains
As men walked up and down the street. Wino men, old men.
Young men sharp as mustard.
See them. Men are always
Going somewhere.
They knew I was there. Fifteen
Years old and starving for them.
Under my window, they would pauses,
Their shoulders high like the
Breasts of a young girl,
Jacket tails slapping over
Those behinds,
Men.

One day they hold you in the
Palms of their hands, gentle, as if you
Were the last raw egg in the world. Then
They tighten up. Just a little. The
First squeeze is nice. A quick hug.
Soft into your defenselessness. A little
More. The hurt begins. Wrench out a
Smile that slides around the fear. When the
Air disappears,
Your mind pops, exploding fiercely, briefly,
Like the head of a kitchen match. Shattered.
It is your juice
That runs down their legs. Staining their shoes.
When the earth rights itself again,
And taste tries to return to the tongue,
Your body has slammed shut. Forever.
No keys exist.

Then the window draws full upon
Your mind. There, just beyond
The sway of curtains, men walk.
Knowing something.
Going someplace.
But this time, I will simply
Stand and watch.

Maybe.

Maya Angelou


ERKEKLER

Gençken hep
Perdelerin arkasından
Gelip geçen erkekleri izlerdim. Ayyaş erkekler, yaşlı erkekler
Bıçkın delikanlılar.
Onların içini okurdum. Erkekler hep bir yerlere gider.
Orada olduğumu bilirlerdi. On beş
Yaşındaydım ve onlara biterdim.
Penceremin altında duraksayacak,
Omuzları tıpkı
Yeni yetme bir kız göğsü gibi dik,
Ceketlerinin arkası
Kalçalarına vurmakta.
Erkekler.

Gün gelir avuçlarıyla
Kavrarlar seni, nazikçe, sanki
Ağacın son kuru yaprağıymışsın gibi. Ardından
Sıkıverirler. Sadece azıcık. İlk
Seferi güzeldir. Çabucak bir kucaklama.
Savunmasızlığınıza sızıverirler. Birazcık
Daha. Ve acı başlar. Korkuya teğet geçen
Bir gülümseme belirir. Hava buhar
Olduğunda
Aklın sıçrar, şiddetle patlar,
Kibrit çöpü misali. Paramparça.
Senin özündür
Onların bacaklarından damlayan, ayakkabılarını lekeleyen.
Dünya normale döndüğünde yeniden,
Ve dilin damağın kuruluğu geçerken
Bedenin kapanıverir. Ebediyen.
Hiçbir anahtar açmaz.

Sonra aklın penceresi
Kapanır. Orada, dalgalanan
Perdelerin ardında erkekler yürür.
Bir şeyleri bilerek.
Bir yerlere giderek.
Fakat bu kez sadece
Durup, izleyeceğim.

Belki.

çevirmen: Doğacan OKKAN

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Kelimeler ince ruhun nefesi
Ilık esinti gibi okşar beni
Varlık ötesi adeta doludizgin
Anlatması güç sakin ve dingin

Nereye varır zaman çalımı
Çalakalem bir nefes alımı
Gökyüzü gibi dumanlı zihin
Özün sözün birdir aşk için

Konuşmadan sözler dökülürse
Elim ellerine dokunabilirse
Ruhum ruhuna sarılabilirse
Sevgi bu derim, özüm benim

Adsız dedi ki...

Kelimeler ince ruhun nefesi
Ilık esinti gibi okşar beni
Varlık ötesi adeta doludizgin
Anlatması güç sakin ve dingin

Nereye varır zaman çalımı
Çalakalem bir nefes alımı
Gökyüzü gibi dumanlı zihin
Özün sözün birdir aşk için

Konuşmadan sözler dökülürse
Elim ellerine dokunabilirse
Ruhum ruhuna sarılabilirse
Sevgi bu derim, özüm benim

Katkıda bulunanlar